K.İ.T.S Albümü Şarkı Kitapcığının Sonunda ki Sagopanın Yazısı
1 sayfadaki 1 sayfası
K.İ.T.S Albümü Şarkı Kitapcığının Sonunda ki Sagopanın Yazısı
İnşa ettiğim binanın çimentosu kelâm.
Yolun başından beri bana sorarlar “ey fakir buraya kadar nasıl dayandın?”
Derim ki; çimento taşıyarak.
Çevre sakin amma velakin zorludur yol boyu ne olacak halin?
Derim ki Allah (c.c) zoru bilmememi istemedikçe ne bilirim meşakkat.Bildirmek isterse de etime kemiğime göre verir.
Her yola bir son koymuştur öyle yada böyle bir son göreceğim.
Ey fakir silahın var mı?
Deri ki; evet benim silahı dokununca acı vermeyen sözdür.
Ya fakir neler dersin, canavardan korur mu söz, bıçak olmadan çıkar mı göz?
Derim ki; göz çıkarmak istedikçe bir parmak da yeter, bıçakla işi olan kalemin ucudur, benim canavarım gaflettir.
Ey garip fakir yolun açık olsun…
Hadi selametle… Bu fakir yoluna devam eder, görelim Mevlâ ne eyler… ne eylerse güzel eyler vesselam. Kötü insanları tanıma senesi.365 günlük ağıt konuk eyler kağıt. Rüzgarla uçuşur sözüm, nereden varacağı belli olur mu? ...
Anlatmak istediklerimin toplamı düşündüklerimin bir eksiği olabilir. İcra etmeye gayret gösterdiklerim beklentilerimden bir mil ötede olabilir. Hepimiz aynı güzergahtan gidiyoruz meçhule. Bir gün anlattıklarımı sahipleneceksin.
Geçtiğin diyarları sende hatırlayacaksın. Sago sadece hatırlar.
Her zamanki pesimist kötü adam bu. Olabildiğince kendimim. Kendi gibi olan herkesin en büyük sırdaşlarındanım.
Ben ağlamaktan utanmayan, pişmanlık tövbesiyle ruhunu rahatlatanım. Benim yolumun üzeri dolunay, güneşi görmeyi yıllar oldu.
Ağustos güneşi gerçektir peki ya ocak ayazı? İnsanlar mevsimler gibidir derler.4 mevsim bestelere konu olmuş.
Bazısı ya hiç bitmeyecek sanıyor bazısının güneşi görünce gözleri kamaşıyor yabancılıktan... vuslat nerede?
Dayanmak gerek. Kaf Kef kaldığı yerden devam eder şarkı bittiği yerden başlar nokta konduğu yerden uzaklaşır
Şarkılar birer insan gibidir yıllar geçtikçe hüzünlenir, vakit gelince ağlarlar.
Yargılar birer cellat gibidir ille de giyotinim ille de giyotinim derler. Her göz altın aramasaydı çinko madenlerin şâhı olurdu.
Ben altın dediklerinde aşağı bakıyorum onlar “hani nerededir” diyerek her taraf bakınıyorlar.
Ben aynı şeyleri anlattıkça beni daha çok sevenleri görüyorum. Gördüklerime inanmam gerek.
Hüsranlarımla komşu olduğumdan beri beş çaylarında dolunayı izliyoruz. Komşu komşunun külüne muhtaç…
Tanıklarımı cansızlardan seçtim, sanıklarımsa canlılardan bir demet. Bir tanığım var biridilim diğeri kalemim.
Biri üç biri beş harftir… üç-beş anlatırlar.
Maneviyat benim sarayım, hizmet edenim dua, askerlerim kelimeler, hüner süsüm. Şimdi anlayabildin mi tüm bunlar benim iç yüzüm.
Sana “Rab” dediğimde korkma, O senin de Rabbın, kıldan ince kılıçtan keskin bir geçit bizi bekler, düşersen yanarsın kendini tart.
O terazi de ne kavun tartılır ne karpuz.
Bebek karında… Onun için orası dünya. Ne çok eda seviyor orayı. Yiyor içiyor…
Ahiret o göbeğin terkidir işte. Dışarıdaki kocaman evren nere… O bir katrecik göbek nere…
Bu yolda yürümemiz için emir verildi. Herkes tek başınadır denildi. Emir yüce makamdan ulaştı.
Bakıyorum da bazıları buna şaştı. Bizler dünya ya yemeye içmeye gelmedik.Bunu hatırlatmam benim gibi onlarca seneni alabilir.
Bu sahibinin sesidir. Sana senin sahibinin hatırlatmak için verdiğim çaba değil nafile…bir-iki kişide olsa aramıza katılır genişler u kafile.
Rabbim fazl-u keremiyle içimi ısıtıyor elhamdülillah. Kalbi donmuşları çöz diyor manen.
Ne mutlu ısınana, ne mutlu çözülene ne mutlu ruhunu yeterince doyuran fakire. Sen ister kabullen ister reddet sonumuz yakın mesafe.
Bal saçan dudaklar da benim acı kelamlarla yakan korda benim.
Yola yakınken çıkış bul… Bir çıkar yolda bulamayacağın gün de gelecek. Ölüm Allah’ın emri Ankebut’ta belli.
Biri Rabbine “ben de yaratırım demiş” Rab “yarat bakalım” demiş. O biri elini toprağa daldırmış Rab şöyle demiş:
“dur bakalım kendi toprağınla yap!...”
Benim bahsettiğim bu derinlik hiçbir denizde yok, henüz kavuşmak yakındır, bir kulaç daha at ve karaya var.
Bu beyâbanın kumu olmayı çok iş sanma.Senden yığınla var demektir.Olabiliyorsan onun yağmuru ol!...
Ne vesvasın yakınında kal ne de meleğin uzağında. Kalbin hüzünlü olsun.
Eğlenenleri ve eğlence düşkünlerini kendi meyhanelerinde bırak. Bir bardak içindeki renkli suya teslim olanların sahibi hannastır.
Yaşlı çocuk sago tebessümü dost bildi, yaşamadıkça karalamadı.
El herkeste var ama onun sahibinden e olmuşlar. Üçüncü şahidim elimdir. Kalp hakimdir.
Sen beni iyice dinle. Dinle ki bir çıkar yolu bulasın…
Adım Yunus… Sagopa onun kahramanı.
Hadi selametle… Bu fakir yoluna devam eder. Görelim Mevlâ ne eyler… ne eylerse güzel eyler vesselam.
Yolun başından beri bana sorarlar “ey fakir buraya kadar nasıl dayandın?”
Derim ki; çimento taşıyarak.
Çevre sakin amma velakin zorludur yol boyu ne olacak halin?
Derim ki Allah (c.c) zoru bilmememi istemedikçe ne bilirim meşakkat.Bildirmek isterse de etime kemiğime göre verir.
Her yola bir son koymuştur öyle yada böyle bir son göreceğim.
Ey fakir silahın var mı?
Deri ki; evet benim silahı dokununca acı vermeyen sözdür.
Ya fakir neler dersin, canavardan korur mu söz, bıçak olmadan çıkar mı göz?
Derim ki; göz çıkarmak istedikçe bir parmak da yeter, bıçakla işi olan kalemin ucudur, benim canavarım gaflettir.
Ey garip fakir yolun açık olsun…
Hadi selametle… Bu fakir yoluna devam eder, görelim Mevlâ ne eyler… ne eylerse güzel eyler vesselam. Kötü insanları tanıma senesi.365 günlük ağıt konuk eyler kağıt. Rüzgarla uçuşur sözüm, nereden varacağı belli olur mu? ...
Anlatmak istediklerimin toplamı düşündüklerimin bir eksiği olabilir. İcra etmeye gayret gösterdiklerim beklentilerimden bir mil ötede olabilir. Hepimiz aynı güzergahtan gidiyoruz meçhule. Bir gün anlattıklarımı sahipleneceksin.
Geçtiğin diyarları sende hatırlayacaksın. Sago sadece hatırlar.
Her zamanki pesimist kötü adam bu. Olabildiğince kendimim. Kendi gibi olan herkesin en büyük sırdaşlarındanım.
Ben ağlamaktan utanmayan, pişmanlık tövbesiyle ruhunu rahatlatanım. Benim yolumun üzeri dolunay, güneşi görmeyi yıllar oldu.
Ağustos güneşi gerçektir peki ya ocak ayazı? İnsanlar mevsimler gibidir derler.4 mevsim bestelere konu olmuş.
Bazısı ya hiç bitmeyecek sanıyor bazısının güneşi görünce gözleri kamaşıyor yabancılıktan... vuslat nerede?
Dayanmak gerek. Kaf Kef kaldığı yerden devam eder şarkı bittiği yerden başlar nokta konduğu yerden uzaklaşır
Şarkılar birer insan gibidir yıllar geçtikçe hüzünlenir, vakit gelince ağlarlar.
Yargılar birer cellat gibidir ille de giyotinim ille de giyotinim derler. Her göz altın aramasaydı çinko madenlerin şâhı olurdu.
Ben altın dediklerinde aşağı bakıyorum onlar “hani nerededir” diyerek her taraf bakınıyorlar.
Ben aynı şeyleri anlattıkça beni daha çok sevenleri görüyorum. Gördüklerime inanmam gerek.
Hüsranlarımla komşu olduğumdan beri beş çaylarında dolunayı izliyoruz. Komşu komşunun külüne muhtaç…
Tanıklarımı cansızlardan seçtim, sanıklarımsa canlılardan bir demet. Bir tanığım var biridilim diğeri kalemim.
Biri üç biri beş harftir… üç-beş anlatırlar.
Maneviyat benim sarayım, hizmet edenim dua, askerlerim kelimeler, hüner süsüm. Şimdi anlayabildin mi tüm bunlar benim iç yüzüm.
Sana “Rab” dediğimde korkma, O senin de Rabbın, kıldan ince kılıçtan keskin bir geçit bizi bekler, düşersen yanarsın kendini tart.
O terazi de ne kavun tartılır ne karpuz.
Bebek karında… Onun için orası dünya. Ne çok eda seviyor orayı. Yiyor içiyor…
Ahiret o göbeğin terkidir işte. Dışarıdaki kocaman evren nere… O bir katrecik göbek nere…
Bu yolda yürümemiz için emir verildi. Herkes tek başınadır denildi. Emir yüce makamdan ulaştı.
Bakıyorum da bazıları buna şaştı. Bizler dünya ya yemeye içmeye gelmedik.Bunu hatırlatmam benim gibi onlarca seneni alabilir.
Bu sahibinin sesidir. Sana senin sahibinin hatırlatmak için verdiğim çaba değil nafile…bir-iki kişide olsa aramıza katılır genişler u kafile.
Rabbim fazl-u keremiyle içimi ısıtıyor elhamdülillah. Kalbi donmuşları çöz diyor manen.
Ne mutlu ısınana, ne mutlu çözülene ne mutlu ruhunu yeterince doyuran fakire. Sen ister kabullen ister reddet sonumuz yakın mesafe.
Bal saçan dudaklar da benim acı kelamlarla yakan korda benim.
Yola yakınken çıkış bul… Bir çıkar yolda bulamayacağın gün de gelecek. Ölüm Allah’ın emri Ankebut’ta belli.
Biri Rabbine “ben de yaratırım demiş” Rab “yarat bakalım” demiş. O biri elini toprağa daldırmış Rab şöyle demiş:
“dur bakalım kendi toprağınla yap!...”
Benim bahsettiğim bu derinlik hiçbir denizde yok, henüz kavuşmak yakındır, bir kulaç daha at ve karaya var.
Bu beyâbanın kumu olmayı çok iş sanma.Senden yığınla var demektir.Olabiliyorsan onun yağmuru ol!...
Ne vesvasın yakınında kal ne de meleğin uzağında. Kalbin hüzünlü olsun.
Eğlenenleri ve eğlence düşkünlerini kendi meyhanelerinde bırak. Bir bardak içindeki renkli suya teslim olanların sahibi hannastır.
Yaşlı çocuk sago tebessümü dost bildi, yaşamadıkça karalamadı.
El herkeste var ama onun sahibinden e olmuşlar. Üçüncü şahidim elimdir. Kalp hakimdir.
Sen beni iyice dinle. Dinle ki bir çıkar yolu bulasın…
Adım Yunus… Sagopa onun kahramanı.
Hadi selametle… Bu fakir yoluna devam eder. Görelim Mevlâ ne eyler… ne eylerse güzel eyler vesselam.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz